O, sahne için yaratılmış bir kadın. Yıldız tozuyla doğanlardan… Bengü Beker’in geçen hafta Sail Loft sahnesinde izledim. Böyle bir ses, böyle bir enerji olamaz! Son zamanlarda izlediğim en iyi canlı performanstı. Sahneye çıplak ayakla çıkan bu özgür ruhlu kadın, sahici, içten ve çok yetenekli. Eylül’de çıkacak single’ı öncesinde Bodrum Gündoğan Sail Loft’ta buluştuk. Onun adını ezberleyin, daha çok duyacaksınız.
Sahnedeki Bengü’yle yeryüzündeki Bengü’yü bize anlatır mısın?
18 yaşından beri sahnedeyim. Sahnede, star, parlak ve ışığı yayılan bir Bengü var. İnsanların üzerindeki etkimin farkındayım. Bu beni daha da yükseltiyor. Sahneden beklediğim tek şey de bu yükseklik. Bu sadece sahnede olabiliyor. Bu yüzden sahne benim için çok değerli. Dinleyicilerimle hemen bir bağlantı kurabiliyorum. Bundan besleniyorum. Sahne dışında çok sakin biri değilim. Düşünsel ve duygusal olarak yüksek biriyim.
Hep iyiyi kovalarım. Mükemmeliyetçiyim. Kendine her şeyi layık gören, şımarık ve konfor düşkünü bir tarafım da var. Keyfime düşkünüm ve aklıma gelen her şey, hemen olsun isterim. Sadece sahnede alkol alırım ancak mart ayında bir karar aldım. Sesimi dinledikçe memnun olmamaya başladım, bunun sebebinin de alkol olduğunun farkındaydım.
Alkol aldığımda sahnede çok iyi oluyorum ve insanları da çok eğlendiriyorum ama böyle olmaması lazım, bir standardı olmalı. İki haftadır yeniden içmeye başladım. Çünkü insanlar alkol alıp eğleniyor ama ben, bir yaz gecesi hâlâ çok profesyonel bir yerde kalıyorum.
Kendi şarkılarını yazıyor musun?
Eskiden beri şiir gibi şarkı sözleri yazıyorum ama melodi yok. Senelerdir de günlük tutarım. Müzik okudum ama songwriter’lık sıfırdan başlanan bir şey. Henüz içime sinen birkaç şarkım var. Çok sevdiğim birinden çok güzel bir şarkı aldım. Yasal süreç devam ettiği için detay veremiyorum. Eylülde şarkıyı çıkaracağız. Altı ayda üç single çıkarma planım var. Arkadaşım Gülşen Aybaba klibimi çekecek.
‘BABALARIN SAKLADIKLARI ÇOCUKLARDAN ÇIKAR’
36 yıllık hayatının özeti nedir?
1986 yılında Çorum’da doğdum. Bir ablam bir de erkek kardeşim var. birbirinden çok farklı beş kişilik bir aileyiz. Tek ortak noktamız, ailecek her duyguyu çok yüksek yaşamamız. Annem ev hanımı, babam serbest meslek erbabıydı. Kimse beni şımartmadı ama ben hep sivrildim. Şımarık bir çocuktum. Kendime dair hatırladığım eski şey, her şeyi kendi başıma yapmak hevesimdir. Oryantal olacağımı zannederdim ama beş-altı yaşından sonra aile toplantılarında hep şarkı söyledim. Ailemde hiç müzisyen yok. Babam, “Şarkı sözleri yazayım, beste yap” diyor ama hiç şansı yok. Haha! Aileme bakacak olursam hayattaki gelişmiş zevkler ve sanata yatkınlık babamda var. “Babaların sakladıkları çocuklardan çıkar” diye bir laf var. Çok severim.
ŞARKICI OLACAĞIMI ZATEN BİLİYORDUM
Seni izledim ve hem sesine hem sahne enerjine bayıldım. Bence iyi de dans ediyorsun.
Bence de… İyi dans, müziğe kendini bırakmaksa elimden geleni yapıyorum. Bu arada çocukluğumun aksine oryantal dansta çok kötüyüm. Tam bir kazuletim. Neyse, sonra güzel sanatlar lisesini kazandım. Piyano ve viyolonsel çalmaya başladım. Bir şekilde kendimi Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’nde buldum kendimi. Bölüme hiçbir zaman ısınmadım, asla öğretmen olacağıma inanmadım. Şarkıcı olacağımı zaten biliyordum, boşa kasıyorduk. Sonra Bursa’ya taşındım ve profesyonel sahne almaya başladım. Kendimi bulduğum, kahramanlık yaptığım yaşlardı. Haliç Üniversitesi’nin tiyatro konservatuar bölümünü kazandım. Tiyatroda da aradığımı bulamadım. Türkiye’deki sanat eğitiminden hiç memnun değilim. Bir ara felsefe ya da arkeoloji okumayı düşündüm ama fark ettim ki okuyarak öğrenebileceğimiz şeyleri evimizde okumalıyız.
Kariyerinde kırılma noktası yaşadığın bir an oldu mu?
Bursa’da geçirdiğim son bir buçuk sene sahneye çıkmama kararı almıştım. Sahneye çıkmak istediğim bir yer kalmamıştı. 44 kiloya kadar düşmüştüm. Stresten saçlarım döküldü. Ben hiçbir zaman tanınır olmak istemedim. Bu yüzden İstanbul’da olmak gözümde yoktu. Hayal dünyamda yaşıyordum. Ancak İstanbul beni çok güzel karşıladı. Hep iyi insanlarla iyi müzisyenlerle karşılaştım. Bu insanlar da yolculuğumu güzelleştirdi.
KENDİ DÜNYAMI KURMAYA EN ÇOK BENİM HAKKIM VAR
10 sene sonra kariyerini nerede görüyorsun?
Son bir haftadır bunu çok düşünüyorum. Sadece bu zamanda gerçekleşmesi gereken şeyleri 10 sene sonra fark edip kendimi hırpalamak istemem çünkü acımasız bir insanım. 10 sene sonra beni şu andan çok farklı bir müzik tarzında bulabiliriz. Sadece pişman olmak istemiyorum. Yolda olma hissini ve uyanmama katkı sağlayan yenilikleri çok seviyorum. Önce bir şeyi canım istiyor sonra istediğimi gerçekleştirmek için makul sebepler diziyorum.
Akıl dışı şeyler yapmak istemem. Bana iyi gelecek fırsatları ve ışıkları kaçırmak istemem. Konforuma çok düşkünüm ve böyle yaşamakta ahlaki bir sorun görmüyorum. Kendi dünyamı kurmaya ve her istediğimi gerçekleştirmeye en çok benim hakkım var. Bunları yaparken bazı değerler geliştirmek de elbette ki şart. Başka bir canlıya zarar vermemek koşuluyla…
Kaynak: Posta.com.tr
Yorumlar
Kalan Karakter: