Bıktım çürümüş beyinlerden,
Çıkası olmayan yargılardan,
yapay yakınlıklardan...
Her sözde bir hesap, her gülüşte bir yalan,
dürüstlüğün gülünç sayıldığı bu çağdan.
Gidelim, yüreğim, seninle sessizliğe, yalnızlığın en dibine gidelim,
kifayetsiz sözlerin yükünden kurtulalım.
Sadece çocuklar anlatsın bizi;
biz sustukça, onlar anlatsın bizi,
yalansız, masum çocuk kalpleriyle.
Ne kalem ne dil dokunsun bize;
varsın yalancı insanlar kendi yalan döngülerinde dönsün.
Ben artık kuru kalabalıklarda değil,
kendi içimin derinliğinde nefes almak istiyorum.
Çünkü karanlık bile insanlardan daha samimi.
Ve ben karanlık bastığında değil, içimde sessizlik büyüdüğünde anlarım geceyi.
Ve belki de küçücük bir filiz gibi, çorak bir toprakta saklıdır gerçek dostluk.
Bir ağacın gölgesi kadar sade,
bir rüzgârın dokunuşu kadar yalnız.
İnsanlar değil artık sığınağım;
şimdi bir ben, bir yalnızlığım,
belki de bir dalganın kıyısında kendimi bulacağım.
Söylenmemiş sözlerde huzur var,
duyulmamış sessizliklerde anlam.
Bir gün yeniden doğarsam,
Bir çocuğun masumiyeti gibi bir dünya isterdim
çünkü insanlar hiç bir şeyde güven vermiyor artk,
Bırak şimdi, dünya dönsün kendi yalanında;
biz içimize dönelim, yüreğimizin korlanmış yangınına.
Ne geçmişin acıları ne geleceğin korkusu,
sadece bir an ve o anda yanmak kalır bize.
Yüreğimin sessizliği, sözcüklerin ulaşamadığı yerlerde konuşur.
Yorumlar
Kalan Karakter: